Harflerle ve görselle oluşturulan bir tasarım dili olarak ifade edebileceğimiz tipografi, Yunanca “typos” (form), ve “graphia” (yazmak) sözcüklerinden türetilmiştir. Yani formla yazmak ya da “Bu yazı çok formunda.” gibi.
Bugün video’lardan afişlere, grafik tasarımdan web tasarıma kadar reklam amaçlı birçok alanda tipografiden faydalanılıyor. Peki, tipografi geçmişten bugüne modern sanat akımlarında nasıl ve neden kullanılmış?
Fütürizm
20. yy’nin başlarında İtalya’da ortaya çıkan bir sanat akımı olan Fütürizm; gelenekleri reddetme, makineye ve sanayiye tapma, hız kavramını yüceltme, geçmişi tümden unutmaya çalışıp önümüzdeki maçlara bakma gibi fikirleri benimser. Türkçesi de gelecekçiliktir zaten.
Fütüristler yeni olan şeylere meraklı insanlar oldukları için deneysel tipografi örnekleri de sunmuş, tipografinin dertlerini daha çarpıcı şekilde ifade edeceğini düşünmüşler.
Akımın öncüsü F. T. Marinetti’nin “Action” isimli bir tipografi işi şöyle mesela:
Dadaizm
1. Dünya Savaşı yıllarında ortaya çıkan Dada hareketi, savaşın ardından yaşanan dengesizliğin, buhranın, “Tüm bunlar ne kadar da saçma değil mi?” fikrinin akımıdır. İnsanları sarsmak, şok etmek, mantıklı olan her şeyi küçümsemek, rastlantıyı göklere çıkarmak Dadaistlerin ortak fikirleridir. Kâğıt parçalarının rastgele düzenlenmesiyle yapılan kolajlar, akımın tipografiyi kullanma şeklinin en belirgin örnekleridir. Şunun gibi:
Konstrüktivizm
Resim, heykel ve mimari alanlarında algı değiştirmeye çalışan Konstrüktivizm, 1914’te Rusya’da ortaya çıkmıştır. Geometrik kompozisyon anlayışının benimsendiği, endüstriyel malzemelerle pek bir haşır neşir olan bu akım; kalın şeritleri, düzenli boşlukları ve saf renkleri çok sever. Alexander Rodchenko’nun tasarladığı şu afişe bakın mesela, böyle şeyler:
Şu da El Lissitzky’nin bir tipografi işi:
De Stijl
1917’de Hollanda’da doğan akım; renkleri ve formları en saf haliyle kullanmayı savunur. Huzurun ve harmoninin bu şekilde bulunacağına inanır. Günümüzün grafik tasarımları için sağlam temeller bu bakış açısıyla atılmıştır.
Bauhaus
İşte okların yaylardan çıktığı, hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı Bauhaus dönemindeyiz. 20. yy.’ın ana akımlarından biri olan Bauhaus ile mimari, tasarım alanında okullar açılmış, sanat tasarımla harmanlanmış, günlük hayatta kullanılabilir sanatsal ya da tasarımsal ürünler üretilmiştir.
Almanya’da kurulan okulun öncü sanatçısı Wassily Kandinsky, renk ve kompozisyonun modern algıya uygun bir şekilde kullanılması için didinirken, Herbert Bayer için işlevsellik olmazsa olmaz bir şeydir. Bayer, “yeni tipografi” kavramını öne sürmüş, geometrik formları ve ana renkleri tasarımlarına dâhil etmiştir.
Bakın mesela şöyle:
Net Olun Kardeşim, Net!
Yeni tipografi netliği savunur. Tasarımda kullanılacak ögelerin rastgele seçilmesini kabul etmez. Biçim, içeriğin alt kümesi değil; onunla beraber yan yana yürümesi gereken bir tasarım elemanı olmalıdır. Süslemeye ve abartıya gıcık olan yeni tipografi, minimalist bir bakış açısına sahiptir. Anlatılmak istenen şey, verilmek istenen mesaj direkt ve mantıklı bir düzenlemede sunulmalıdır.
Yeni tipografinin savundukları bugün “temiz iş” dediğimiz işlerin özüdür. Herkese temiz işler.